Distant Istanbul

Being a part of the ever-changing Istanbul brings along learning how to act accordingly with this change. Being an Istanbulite requires being at the center of both social life and commercial areas, as well as facing various difficulties, especially the economic ones.

Towards the end of my years in Istanbul, I, like many other people, faced the dilemma between moving to newly built areas outside the center of the city and not being able to move away from the center due to social and economic difficulties.

‘Distant İstanbul’ stemmed precisely from this dilemma. In a metropolis like Istanbul, I tried to question the concept of the city and the individual by taking into account the discontinuities caused by living in places that are far from the center, the disrupted formations of these newly developing areas and the lives they host. In parallel with the process I experienced and with the help of portraits, ‘Distant İstanbul’ tries to reveal a topographical view of these places that lack original urban aesthetics.


Sürekli değişen İstanbul'un bir parçası olmak, bu değişime uygun hareket etmeyi öğrenmeyi de beraberinde getiriyor. İstanbul da olmak hem sosyal hayatın hem de ticari alanların merkezinde olmayı gerektirdiği gibi başta ekonomik olmak üzere çeşitli zorluklarla da yüzleşmeyi gerektiriyor. İstanbul'da geçirdiğim yılların sonlarına doğru birçok insan gibi ben de şehrin merkezi dışında yeni yapılanan bölgelere taşınmak ile sosyal ve ekonomik zorluklar nedeniyle merkezden uzaklaşamamak arasında ikilemde kaldım.

'Uzak İstanbul' tam da bu ikilemden doğdu. İstanbul gibi bir metropolde, merkezden uzak yerlerde yaşamanın getirdiği süreksizlikleri, yeni gelişen bu alanların bozulan oluşumlarını ve barındırdıkları hayatları dikkate alarak kent ve birey kavramını sorgulamaya çalıştım. Yaşadığım sürece paralel olarak ve portreler yardımıyla 'Uzak İstanbul' özgün kent estetiğinden yoksun bu mekânların topografik bir görünümünü ortaya koymaya çalışıyor.